20 yaşındasınız, Dünya’nın en önemli liglerinden birinde oynuyorsunuz, geleceğin en önemli futbolcularından biri olarak gösteriliyorsunuz, yetiştiğiniz şehrin gururu olmuşsunuz ve Milli Takım’ın en büyük umutlarındansınız.
16 yaşında Bursaspor A takımında maça çıkmışsınız. Galatasaray’a karşı gol atıp, oynadığınız takımın tarihine geçmişsiniz. Ertesi senelerde 10 numaralı formayı vermişler size. İngiltere devlerinden birine imza atıyorsunuz, Hollanda liginde oynadığınız takımda yılın oyuncusu seçiliyorsunuz. Avrupa’da hangi takımda olursanız olun Milli Maç izler gibi sizi izleyen, takip eden bir şehir olduğunu biliyorsunuz. Ne yapardınız?
Böyle bir durumda çoğumuz şımarmaz mıydık? Elimizde somut örneklerde var.. Değer kıymet bilmeyen, yetiştiği yeri unutan, “profesyonellik” yalanı altında paranın peşine takılıp kaybolan, şımaran!
Kolay değil Enes Ünal olmak.
Veda ederken bile kendinden izler bıraktı. Enes Ünal’ın veda yazısı yetiştiği yerde kapı gibi duruyor.
Bursaspor altyapısının gururu olabilirsiniz veya gidip parayı da seçebilirsiniz. Enes Ünal altın harflerle Bursaspor’un tarihine genç yaşında adını yazdırdı.
Size bir soru Vakıfköyün genç yetenekleri;
Önünüzde iki yol var. Enes Ünal da olabilirsiniz, İstanbul yolunu tutanlardan da olabilirsiniz. Hangisi sizi cezbediyorsa ona gidin. Hayatınızı siz belirlersiniz, kaderiniz sizin ellerinizde. Bursaspor’dan ayrılırken Enes Ünal da olabilirsiniz unutmayın. Siz ne istiyorsunuz?