Mahmut Sinan Pala'nın gündemi değerlendirdiği köşe yazısı.
Haber Giriş Tarihi: 04.08.2017 15:05
Haber Güncellenme Tarihi: 04.08.2017 15:05
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursasporum.com
Liglerin bitmesi ve bu yaz uluslararası futbol şampiyonası olmaması hasebiyle, futbola hasret bir yaz geçirdik. Müsabakaların olmadığı 2 ay boyunca, konuşulacak mevzu olmayınca bol bol transfer dedikoduları ortaya çıktı. Her sene alınan ama gelmeyen oyuncular, gazetelerde arz-ı endam ettiler ve ediyorlar; menajerlerin ricasıyla bazı oyuncuların alakası olmayan takımlarla haberleri çıkacak ve son anda başka bir takıma transfer olacaklar. İşin en garip kısmı ise Türkiye’de transfer harcamalarının aslan payını yapan 3 İstanbul takımının Finansal Fair Play’den dolayı ciddi yaptırımlar altında olması ve aslında çıkacak olan haberlerin gerçekleşme ihtimalinin de çok ama çok düşük olması…
Sezon başında büyük umutlarla alınan oyuncuların, itibarsızlaştırılıp 3 paraya gönderilmesi sonucu heba olan milyonlar bir nebze de olsa FFP sayesinde azalıyor fakat Türk futbolu halen ciddi bir batağın içerisinde. Birkaç kulüp haricinde kriz stratejisi oluşturan ya da 3-5 yıllık planlama yapan kulübümüzün olmaması aslında bizleri daha kötü günlerin beklediğini gösteriyor. Futbol kulüplerinin en büyük giderlerinden olan oyuncu maaşları kaleminden maksimum fayda sağlayabilmek adına doğru kadro yapılanması gerekiyor. Doğru kadro yapılanması için de transferlerin “başarılı” olması gerekiyor. Transferin başarılı olması için gerçekte karşılaması gereken kriterlerine değinmeden önce transferlerin ne için yapıldığını sorgulamamız gerekiyor.
Bir futbolcuyu takımınıza alırken; transfer, altyapıdan yükseltme vb. her teknik ekibin arzu ettiği nokta, oyuncudan en kısa sürede fayda sağlayabilmektir.
Fayda olarak bahsedilen sahadaki performansı ölçebilmek için çeşit çeşit yöntemler bulunmaktadır. En basiti ve maalesef bu işlerin çok kolay olduğu gibi yanılma oluşturan ise maçlarını izleyip, herhangi bir istatistiki değerine ya da performans ölçümlerine bakmadan, etkileyen faktörleri işin içine katmadan tamamen görsel hafıza üzerine karar vermektir. En çok hataya açık olan bu yöntem ile sizin takımınızda kötü oynadığını düşündüğünüz bir oyuncuyu ucuza gönderip sonraki takımında harikalar yarattığına şahit olabilirsiniz. En kötüsü ise başka takımda görsel hafızanızda yer bulamamış önemli değerler ve faktörler yüzünden inanılmaz işler çıkaran bir oyuncunun sizin takımınıza gelince tamamen hayal kırıklığına uğratması olacaktır. Tabi ki bu gibi bir durumda görsel hafızaya dayalı transfer başarısı ölçümü camianız tarafından düşük olacaktır. Başka bir yaklaşım ise, kaç maç oynadığı, kaç golü ve asisti var gibi temel istatistiklere bakabilirsiniz. Birçok yöneticinin uygulamayı benimsediği bu yöntemi uygularken geniş açıyla bakamaz ve basit istatistikler arasında bağlantı kurma konusunda yetersiz kalırsanız maalesef yine sonucunun hüsran olması muhtemeldir.
Ülkemizde halen kıramadığımız ve futbolumuza zarar veren bir yapı mevcut. Menajerlerin önerdiği oyuncular ya da altyapıdan torpilli gençler A takımda oynama şerefine nail olabiliyorlar. Bu kara düzeni kırmak adına en önemli mekanik olan scouting yapılanmalarında ise ülkemizde ciddi yöntemsel eksiklikler mevcuttur. Ülkemizde son zamanlarda bolca bahsedilen ama içi boş olan scouting adı altında yapılan piyasa takibi, ç€$itli sebeplerden ötürü menajerlerin oyuncularına methiyeler düzme seviyesinden ileri geçemediğinden her sene toplama kadrolar kurulmaya devam ediyor, maalesef. Türk futbolunda transfer yapılırken çok sığ bakılıyor ki Traverso’nun Futbol Zirvesi’nde yaptığı sunumda bu konu hakkında destekleyici birçok istatistik paylaşıldı, umarım kısa zamanda bu bakış açısını değiştirebiliriz. Ülkemizde, oyuncunun bonservisinin olmaması, hocanın istemesi, yönetimin tavsiye edeni tanıması ve kadroda boş olan pozisyonda oynuyor olması yeterli olan kıstaslar, işin özünde.
Türk futbolundaki transfer hatalarının çoğundaki yanlışımız, bilimsel yöntemler ve performans kıstasları yerine görsel hafızamıza güvenmemizdir.
Transferin yapılma sebepleri bu kadar sığ olunca, başarı kıstasları da takımın genel sportif başarısı, kaç gol, asist yaptığı ve hangi takıma karşı yaptığı, maç kaybettirme durumları gibi tamamen görsel hafıza yanılsamasına mahal bırakan sübjektif kıstaslara göre yapılıyor. Futbolu takip edenlerin bildiği gibi, bütün sezon yatan ve bolca hatalar yapan oyuncular her ne hikmetse sezon sonundaki kırılma maçlarında tabanca gibi oynarlar ve kontratlarını uzatırlar. Bu şekilde kontratı uzatılıp, yıllarca üst seviyede futbol oynayabilen oyuncuların birçok örneği mevcut. İşte size, görsel hafıza yanılsamasıyla yapılan transfer hatası.
Dünya futbolunda söz sahibi olan kulüpler ve kurumlar ise fayda yani performans ölçümü konusunda görsel hafıza ve düz mantık varsayımla performans ölçümü yöntemlerinden ziyade sürekliliği olan ampirik ve bilime dayalı performans analizi metotları kullanmaktadırlar. Yüzlerce teknolojik cihaz, onlarca farklı yazılımın bulunduğu ekosistemde ise hangi performans ölçüm yöntemini kullanacağınıza karar verirken en önemli husus amacınıza en uygun bakış açısını seçmek ve sürekliliğini sağlayabilmektir. Futbolda performans analizinin nasıl yapılacağı hakkında nerdeyse her gün yeni bir metot, sistem, yazılım ve akademisyenler tarafından hazırlanmış bilimsel makaleler ortaya çıkmaktadır.
Başarılı bir takım projesi inşa edebilmek için oyuncuların birbirleriyle anlaşabilme ve eşleşebilme yeteneklerine sahip olmaları gerekir. Herkes, beraber oynayabilecek ve takım olabilecek oyuncuları tespit edebilme yeteneğine sahip değildir.
-Luis Campos-
Kurumsallaşmış, Avrupa’nın kalburüstü liglerinde yıllardır zirve mücadelesi veren, her sezon Avrupa Kupaları’nda başarılar kovalayan takımlar nasıl tanımlıyorlar peki transferlerini, aramızdaki farklar neler? Bizdeki gibi girift bir ilişkiler sarmalı yerine, sahada birbirlerini tamamlayan, teknik direktörün isteklerini yerine getirebilecek, marka imajını güçlendirecek oyuncular üzerine yoğunlaşıyorlar. Yani, yetkin bir scouting ile desteklenen kadro mühendisliği, taktik yeterlilik ve pazarlama. Biz de ise bu kıstaslardan sadece pazarlama düşünülüyor, o da 35’ini geçmiş kayan yıldızlara emeklilik ikramiyesi verirken…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Transfer başarısı nedir?
Mahmut Sinan Pala'nın gündemi değerlendirdiği köşe yazısı.
Liglerin bitmesi ve bu yaz uluslararası futbol şampiyonası olmaması hasebiyle, futbola hasret bir yaz geçirdik. Müsabakaların olmadığı 2 ay boyunca, konuşulacak mevzu olmayınca bol bol transfer dedikoduları ortaya çıktı. Her sene alınan ama gelmeyen oyuncular, gazetelerde arz-ı endam ettiler ve ediyorlar; menajerlerin ricasıyla bazı oyuncuların alakası olmayan takımlarla haberleri çıkacak ve son anda başka bir takıma transfer olacaklar. İşin en garip kısmı ise Türkiye’de transfer harcamalarının aslan payını yapan 3 İstanbul takımının Finansal Fair Play’den dolayı ciddi yaptırımlar altında olması ve aslında çıkacak olan haberlerin gerçekleşme ihtimalinin de çok ama çok düşük olması…
Sezon başında büyük umutlarla alınan oyuncuların, itibarsızlaştırılıp 3 paraya gönderilmesi sonucu heba olan milyonlar bir nebze de olsa FFP sayesinde azalıyor fakat Türk futbolu halen ciddi bir batağın içerisinde. Birkaç kulüp haricinde kriz stratejisi oluşturan ya da 3-5 yıllık planlama yapan kulübümüzün olmaması aslında bizleri daha kötü günlerin beklediğini gösteriyor. Futbol kulüplerinin en büyük giderlerinden olan oyuncu maaşları kaleminden maksimum fayda sağlayabilmek adına doğru kadro yapılanması gerekiyor. Doğru kadro yapılanması için de transferlerin “başarılı” olması gerekiyor. Transferin başarılı olması için gerçekte karşılaması gereken kriterlerine değinmeden önce transferlerin ne için yapıldığını sorgulamamız gerekiyor.
Bir futbolcuyu takımınıza alırken; transfer, altyapıdan yükseltme vb. her teknik ekibin arzu ettiği nokta, oyuncudan en kısa sürede fayda sağlayabilmektir.
Fayda olarak bahsedilen sahadaki performansı ölçebilmek için çeşit çeşit yöntemler bulunmaktadır. En basiti ve maalesef bu işlerin çok kolay olduğu gibi yanılma oluşturan ise maçlarını izleyip, herhangi bir istatistiki değerine ya da performans ölçümlerine bakmadan, etkileyen faktörleri işin içine katmadan tamamen görsel hafıza üzerine karar vermektir. En çok hataya açık olan bu yöntem ile sizin takımınızda kötü oynadığını düşündüğünüz bir oyuncuyu ucuza gönderip sonraki takımında harikalar yarattığına şahit olabilirsiniz. En kötüsü ise başka takımda görsel hafızanızda yer bulamamış önemli değerler ve faktörler yüzünden inanılmaz işler çıkaran bir oyuncunun sizin takımınıza gelince tamamen hayal kırıklığına uğratması olacaktır. Tabi ki bu gibi bir durumda görsel hafızaya dayalı transfer başarısı ölçümü camianız tarafından düşük olacaktır. Başka bir yaklaşım ise, kaç maç oynadığı, kaç golü ve asisti var gibi temel istatistiklere bakabilirsiniz. Birçok yöneticinin uygulamayı benimsediği bu yöntemi uygularken geniş açıyla bakamaz ve basit istatistikler arasında bağlantı kurma konusunda yetersiz kalırsanız maalesef yine sonucunun hüsran olması muhtemeldir.
Ülkemizde halen kıramadığımız ve futbolumuza zarar veren bir yapı mevcut. Menajerlerin önerdiği oyuncular ya da altyapıdan torpilli gençler A takımda oynama şerefine nail olabiliyorlar. Bu kara düzeni kırmak adına en önemli mekanik olan scouting yapılanmalarında ise ülkemizde ciddi yöntemsel eksiklikler mevcuttur. Ülkemizde son zamanlarda bolca bahsedilen ama içi boş olan scouting adı altında yapılan piyasa takibi, ç€$itli sebeplerden ötürü menajerlerin oyuncularına methiyeler düzme seviyesinden ileri geçemediğinden her sene toplama kadrolar kurulmaya devam ediyor, maalesef. Türk futbolunda transfer yapılırken çok sığ bakılıyor ki Traverso’nun Futbol Zirvesi’nde yaptığı sunumda bu konu hakkında destekleyici birçok istatistik paylaşıldı, umarım kısa zamanda bu bakış açısını değiştirebiliriz. Ülkemizde, oyuncunun bonservisinin olmaması, hocanın istemesi, yönetimin tavsiye edeni tanıması ve kadroda boş olan pozisyonda oynuyor olması yeterli olan kıstaslar, işin özünde.
Türk futbolundaki transfer hatalarının çoğundaki yanlışımız, bilimsel yöntemler ve performans kıstasları yerine görsel hafızamıza güvenmemizdir.
Transferin yapılma sebepleri bu kadar sığ olunca, başarı kıstasları da takımın genel sportif başarısı, kaç gol, asist yaptığı ve hangi takıma karşı yaptığı, maç kaybettirme durumları gibi tamamen görsel hafıza yanılsamasına mahal bırakan sübjektif kıstaslara göre yapılıyor. Futbolu takip edenlerin bildiği gibi, bütün sezon yatan ve bolca hatalar yapan oyuncular her ne hikmetse sezon sonundaki kırılma maçlarında tabanca gibi oynarlar ve kontratlarını uzatırlar. Bu şekilde kontratı uzatılıp, yıllarca üst seviyede futbol oynayabilen oyuncuların birçok örneği mevcut. İşte size, görsel hafıza yanılsamasıyla yapılan transfer hatası.
Dünya futbolunda söz sahibi olan kulüpler ve kurumlar ise fayda yani performans ölçümü konusunda görsel hafıza ve düz mantık varsayımla performans ölçümü yöntemlerinden ziyade sürekliliği olan ampirik ve bilime dayalı performans analizi metotları kullanmaktadırlar. Yüzlerce teknolojik cihaz, onlarca farklı yazılımın bulunduğu ekosistemde ise hangi performans ölçüm yöntemini kullanacağınıza karar verirken en önemli husus amacınıza en uygun bakış açısını seçmek ve sürekliliğini sağlayabilmektir. Futbolda performans analizinin nasıl yapılacağı hakkında nerdeyse her gün yeni bir metot, sistem, yazılım ve akademisyenler tarafından hazırlanmış bilimsel makaleler ortaya çıkmaktadır.
Başarılı bir takım projesi inşa edebilmek için oyuncuların birbirleriyle anlaşabilme ve eşleşebilme yeteneklerine sahip olmaları gerekir. Herkes, beraber oynayabilecek ve takım olabilecek oyuncuları tespit edebilme yeteneğine sahip değildir.
-Luis Campos-
Kurumsallaşmış, Avrupa’nın kalburüstü liglerinde yıllardır zirve mücadelesi veren, her sezon Avrupa Kupaları’nda başarılar kovalayan takımlar nasıl tanımlıyorlar peki transferlerini, aramızdaki farklar neler? Bizdeki gibi girift bir ilişkiler sarmalı yerine, sahada birbirlerini tamamlayan, teknik direktörün isteklerini yerine getirebilecek, marka imajını güçlendirecek oyuncular üzerine yoğunlaşıyorlar. Yani, yetkin bir scouting ile desteklenen kadro mühendisliği, taktik yeterlilik ve pazarlama. Biz de ise bu kıstaslardan sadece pazarlama düşünülüyor, o da 35’ini geçmiş kayan yıldızlara emeklilik ikramiyesi verirken…
Kaynak: http://www.futbolakademi.net/2017/08/transfer-basarisi-nedir.html
En Çok Okunan Haberler