Bir varmış, bir yokmuş...

Bir varmış, bir yokmuş...

Bursaspor açısından kırılma maçlarından biriydi...
Bir anlamda hem takım hem de Paul Le Guen kendisini test edecekti...
Çünkü son haftalarda alınan bol skorlu galibiyetler Galatasaray'dan daha düşük kalibredeki takımlar karşısında elde edilmişti...
İlk yarıda beklenen oldu, top genellikle Galatasaray'ın kontrolündeydi ancak, Bursaspor hızlı hücumlarla rakibinin üzerine gitmeye çalıştı...
Paul Le Guen'in bu dakikalarda oyun sistemi tuttu...
Kanatlar iyi çalıştı, Barış Yardımcı tam bir bek mücadelesi ortaya koydu...
Stancu fırsatları değerlendirse belki Bursaspor rakibinin fişini ilk yarıda çekecekti...
Bir de Harun Tekin'in hakkını teslim etmek gerek...
Çizgi üzerinden çıkardığı toplar, kritik hamleleri hem kendisine hem de takıma moral verdi...
İlk yarı boyunca akıllarda kalan bir de taraftarın muhteşem desteğiydi...
İkinci yarıda Igor Tudor'un yaptığı değişiklikler tuttu, önce Bursaspor sonra da tribün durdu...
Paul Le Guen'in öğrencileri ne yaptıysa kaleye gidemedi...
Barış, Jires Kembo ve Delarge'ın oyundan çıkması, yerine giren Paschal, Yusuf ve John'un ise varlık gösterememesi Galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü...
Mesela, Paschal sağbek'in adamı değil...
Bursaspor bu bölge için alternatif yaratamamasının sıkıntısını yaşadı Barış'ın yokluğunda...
Ve beklenen oldu...
Önce beraberlik, sonra da rakibi öne geçiren gol geldi...
Pablo Batalla'nın maçın son anlarını sekerek oynamasını da göz ardı etmemek gerek...
Burada şu sonuç ortaya çıkıyor...
Öncelikle Bursaspor'da kulübe kalitesi henüz istenilen seviyede değil...
Le Guen'in son maçları kazanan kadrosu ligi elbette bir yere kadar götürecek...
Ama kulübeden oyuna girecek klas ayak yoksa maçı domine etme ihtimali de ortadan kalkıyor...
Sezon başından itibaren bir hedef dillendirilmiyor fakat bu takım korkak oynamaz ve birkaç iyi transferle bir noktaya kadar gidebilir...
Ama onun için de paraya ihtiyaç var...
Hep söylüyoruz, para yok, ama Bursaspor'daki prim (galibiyet 50 bin TL) Galatasaraylı futbolcuların bile iştahını kabartacak düzeyde...
Bu yoklukta bu bolluk olduktan sonra kulüp hiçbir şekilde tasarruf edemez...
Ve gecenin en güzel olayı...
Son haftalarda oluşan birlik tribünlere yansıdı...
Koreografi müthişti...
50. dakikadan sonra tribünlerin susması hayal kırıklığı yarattı...Tribün doluydu, rekorun gelmemesi ise yine akıllarda soru işareti bıraktı...
Stat kapılarında bir sıkıntı var...
Benden söylemesi...

Süha Gürsoy

*****

Tamamen Timsah Hediyesi

Futbolun kanunu bu, değişmez.
Bursaspor, 2.yarıda tamamen geriye yaslanmanın bedelini ağır ödedi, önde götürdüğü maçı Galatasaray'a zorla hediye etti.
Halbuki ne gerek vardı buna.
Savunma ve orta saha birbirine yakın oynayıp Galatasaray'ı üstüne çekme ve ardından da enine dikine uzun paslarla rakibin arkasına sarkma planı ne güzel işleyip gidiyordu.
Bu taktik gol getirdiği gibi, Stancu'ya da harika pozisyonlar yarattı. Rumen futbolcu bunları atsa belki de ilk yarı çökecekti Cimbom.
Ancak durup dururken çöken Bursaspor oldu 2.yarıda.
Bu defa taktikten değil, korkudan yapıştı kaldı kendi ceza sahasının önüne.
Bir türlü pas ve top yapamayan Batalla oyundan düştü, adeta yok oldu. Badu ve Agu da öyle.
Galatasaray'a devamlı hücum şansı verdi bu durum. Yüklendikçe yüklendi.
Harun çok gol çıkardı ama, nereye kadar?
İlk yarı ile ikinci yarı arasında gece-gündüz farkı vardı adeta. Buna rağmen Galatasaray'ın golleri tam bir şans işi.
Harun'un ve savunmanın uzaklaştırdığı topların, boş durumdaki Feghouli ve Tolga Ciğerci'nin önüne gelmesi ve onların attığı şutların isabetli gitmesi gerçekten şans.
Galatasaray'ın bir oyun planı ve becerisi sonucu gelen goller değildi bunlar.
Tamamen hediye.
İlk yarıdaki oyun anlayışı ve kurduğu düzen ile Tudor'u çaresizliğe iten Le Guen'in, ikinci yarıda topu dahi ayağında tutamayan Bursaspor'a müdahale edemeyişi hepimizi hayrete düşürdü.

Mustafa Tunçakın