Yine bir transfer dönemi, yine bir kargaşa. Kargaşa diyorum çünkü; gerek yönetimden gerekse taraftarımızdan ‘’hâlâ’’ farklı bir sesler çıkıyor.
Tabii ki de çok seslilik iyidir fakat bu çok seslilik arkasında bir endişe barındırıyor. Nedendir bilinmez ama camianın ekonomik anlamda güvendiği bir yönetime sportif anlamda büyük bir güven eksikliği duyulmakta. Ardı ardına gelen çelişkili açıklamalar ise işin tuzu biberi oluyor. Aslında taraftarın bu haykırışına karşı takınılan ‘’tepkisizlik modu’’ hayal kırıklığının en büyüğü oluyor. Camia tarafından büyük bir heyecan ile dile getirilen projeler, öneriler hedefine ulaşmadan bir şekilde yok oluyor. Işte bu her iki taraf için büyük bir hayal kırıklığı oluyor.
Kulüp tarafından iyi düşünülmeden, hesap edilmeden ortaya atılan projeler maalesef ölü olarak doğuyor. Taraftarın sürekli ‘’bizde buradayız, bizimde sesimizi duyun’’ feryatları arasında sürekli hedef pazar olarak görülen sanayici ve işadamlarının ölü taklidi yapıyor. Bursaspor yüzünü gerçek anlamda taraftarına çevirmeli, bunun vakti geldi hatta geçiyor. Bunun için ilk adım olarak da Passolig probleminin çözülmesi gerekiyor. Artık Bursaspor Passolig sistemi yüzünden maçlara gelemeyen bir kişiyi dahi kayıp olarak görmeli. Yıllarca deplasman koşturan bu taraftarlar basit bir kart yüzünden maça girememekte, yıllarını verdikleri tribünlerden maalesef dışlanmaktalar. Gösterdikleri bu duruş takdiri ve saygıyı sonuna kadar hak etmekte. 15 kişilik bir yönetim kurulu bu problemi çözmek için bir adım atamıyorsa, attıkları adımların arkasında duramıyorsa şahsen benim için yok hükmündedir. Yukarıda yazdığım gibi güzel girişimler projeler de oluyor fakat hep kısa vadeli ve plansız tabiri caiz ise içi boş oluyor. Bu öyle bir etki ki sponsorların ve sponsor adaylarına da yansıyor, bir taraftar dereleri tıkamaya çalışırken diğer taraftan okyanuslar akıyor.
İçeride mâli anlamda alkışı hak eden büyük bir mücadele gösterilmekte, fakat bu mücadeleyi gösterirken tek bir yere odaklanmaktan dolayı yönetim tarafından resmin büyük bölümü görülmemekte. Piramidin en üstünü (sanayici ve işadamları) taş çatlasa 100 kişiyi hedef kitlesi olarak gören bir yönetim, sesi duyulmayan ve görmezden gelinen on binlerce taraftar. Yönetim önce piramidin altında yatan taraftarı yakalamalı ki hedeflediği üst bölgelere ulaşabilsin. Aslında bunun örnekleri de yok değil, taraftar tarafından başlatılan ‘’boykot kampanyaları’’ Bursaspor özüne dönmeli aksi halde o stadyumu dolu görme şansımız neredeyse yok. Boş stadyum ise yine sponsor gözünden eksi puan yazmakta. Sponsorluğun temelinde ‘’görünürlük’’ yatmakta, sponsor olan şirketler hedeflediği kitlelerin gözünün önünde olmak ister. Kapasitesinin %50 si dolu olan bir stadyum sponsor gözünde boş bir stadyumdur. Sponsor aramaktansa stadyumu doldurmayı hedeflemek daha doğru bir yol izlemek olacaktır. Kulüp sponsor adaylarına görünürlük vaad etmeli ve bunun içinde stadyumu doldurmalı, imza törenlerinde arka planda sponsorlarına yer vermeli yani taraftar ile sponsor arasında bir köprü görevi üstlenmeli. Taraftarına ulaşamayan bir kulüp sponsorlara asla ulaşamaz. Uzun ve zorlu bir yoldasınız Allah yardımcınız olsun
Kaynak: Bursa.com