Orhan Güney'in bugünkü köşe yazısı.
Demek ki, isteyince oluyormuş…
Hırvatistan ve İspanya karşısındaki kişiliksiz, isteksiz takım gitmiş yerine saldıran, koşan, kazanmayı arzulayan bir takım gelmişti Çek Cumhuriyeti önünde.
“İşte bu”, “Böyle oynayın canımızı verelim” dedirten türdendi resmen…
3 günde ne değişti bilmiyorum, bildiğim gerçekten “Biz bitti demeden bitmeyeceği” gerçeği.
İsmail Köybaşı ve Emre Mor mutlaka 11’de olmaları gerektiğini performaslarıyla gösterdi. Milli Takım’daki krizin sebebi olarak görülen Arda ve Burak da daha fazla sorumluluk aldılar. Ozan Tufan’ın attığı gole bir Bursalı olarak çok sevindim. Ona çok yakıştı…
Bollaert Delelis Stadı’na gelen yaklaşık 25 bin taraftarımıza da helal olsun. Galibiyette belki de turda çok büyük payları var bence…
Peki şimdi ne olacak?
Bu sonuçla en iyi 3.’ler arasında Arnavutluk'u geride bıraktık. Artık umudumuz bugün oynanacak maçlarda.
Bir üst tura çıkabilmemiz için İtalya'nın İrlanda'ya, Belçika'nın da İsveç'e yenilmemesi gerekiyor. Bir diğer ihtimalimiz de Macaristan'ın Portekiz'i yenmesi.
Mucizenin ilk ayağını biz gerçekleştirdik. Sıra, İtalya, Belçika veya Macaristan’da…
ÜLKEMİZDE DE GÖRMEK İSTİYORUZ
Lens’deki karnavalda Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Çağlar, Arif Koşar ve Yaşar Aşçıoğlu’yla da karşılaşıp, sohbet etme imkanı bulduk. Doğal olarak, ilk iki maçın verdiği üzüntü ve şaşkınlık vardı üzerlerinde… Herşeye rağmen onlar da Fransa’daki ülkeler arasındaki dostluktan oldukça etkilenmişler, “Ülkemizde de bu tür manzaraları görmek istiyoruz” diye vurgu yaptılar…
Kaynak: Olay