Fırat Aydınus’un Fenerbahçe’yi zirveye taşıma performansı! Üç İstanbul Kulübünün kollanması ile ilgili eleştirileri sosyal medyanın etkileşimiyle gündeme taşıdı.
O eleştirilerin faturası her zaman için gerçekte İstanbul yereli olan sözde ulusal medyaya, TFF’ye ve ona bağlı hakemlere ve kurullarına kesilir.
Bu saydığımız öğeler gerçekten de Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ı, Anadolu Kulüplerine yıllardır kolluyor buna zaten kimsenin itirazı olamaz.
Futboldan nemalananlar bu üç takımın ligde ve kupada zirve yarışında olmadığı bir ortamı istemiyorlar.
Bunun için de her türlü ayarlamayı yapıyorlar. Maçın durumuna göre hakemi atıyorlar. Öyle ki O hakeme bir şey söylemeleri bile gerekmiyor.
O hakem, o maça atandığında direk mesajı alıyor zaten. O maçta yapması gerekeni biliyor ve yapıyor da.
Üç aktörün baş rolü üzerine kurgulanmış tiyatro seyrediyor insanlar.
Bu yüzden Türkiye Ligi sonu belli film gibi.
Bu baş aktörlerden biri çok büyük bir yanlış yapsa bile cezalandıramıyorlar. Çünkü cezalandırırlarsa cezalandırılacaklarını biliyorlar!
Yakın zamana kadar bu tiyatro müşteri buluyordu; ama artık insanlar her şeyin farkına vardı.
Güven duymadıkları bir ortamda olmak istemiyorlar.
İstediğiniz kadar güzel statlar yapın nafile, güven yok güven!
Bakın Avrupa’da statları ful olan üç ülke var. İspanya, Almanya ve İngiltere.
Bunun en büyük nedeni futbol kalitesi kadar Futboldaki adalet mekanizmasının doğru çalışması ve bunun sonucunda oluşan güven ortamıdır. Bu futbolcuların transfer tercihlerine de yansıyor.
80li ve 90lı yılların en popüler ligi İtalya’ydı. Orada da tribünler boşaldı. Çünkü orada da bahis, şike gibi nedenlerden güven ortamı sarsıldı. Büyük kulüp falan demeden cezalar vermeye çalıştılar; ama toparlayamadılar hala.
Türkiye’de o cezalar da verilemiyor. Çünkü milyonları karşılarına almaya cesaret edemiyorlar.
İşte tüm bunlara neden olan asıl sorumluyu ele almamız gerekiyor.
Türkiye’de her şeyin üç İstanbul Kulübüne endeksli olmasının en büyük sorumlusu, vefa yoksunu, başarıya endeksli taraftarlık anlayışıdır.
Özellikle medyanın pohpohlaması ile Ülkenin %90’ı kendi şehrinin kulübüne sırtını dönerek, muhtemelen stadını bile görmediği kulüpleri desteklemekte.
Bu saçma taraftarlık anlayışı nedeniyle o üç takımın reytingi yüksek olduğundan futboldan nemalanan tüm kişi ve kurumlar da o kulüpleri kolluyorlar.
Alanya’da oynanan Alanyaspor-Bursaspor maçındaki ayrıntıyı hatırlayalım…
Alanya’ya yerleşmiş olan yabancılar İngiliz’i, Alman’ı, Alanyaspor formaları ile vefalarını yani aslında olması gerekeni gösteriyor ve Türk futbol seyircisine adeta ders veriyorlardı.
Bu ülkenin en başarılı takımlarının değil, yaşadıkları yerin kulübünün peşinden gidilmesi gerektiğini göstermişlerdi herkese. Avrupa ve tüm dünyadaki taraftarlık mantığı da buydu zaten.
Türk Futbolundaki aksayan her parçanın başlıca nedeni üç İstanbul Kulübüne endeksli taraftarlık anlayışıdır. Çünkü Türk Futbolunun değil sadece O kulüplerin gelişimine yöneliktir.
Kendi şehrinin kulüplerine sırtını dönüp, üç İstanbul Kulübünün peşine takılanlar Türk Futbolunun mevcut kötü durumun en büyük sorumlularıdır.
Kısacası Türk Futbolu, şehir takımlarına ihanetin bedelini ödemektedir.
Kaynak: Bursasporum.com - http://www.bursa.com/makale/ihanetin-bedeli-1728