Gazetedeki görevimden ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Bursaspor maçlarını da ruh sağlığım için izlememe kararı aldım.
Ancak maçı izlemesen de ruh sağlığını tehdit edecek o kadar konu var ki Bursaspor’da…
Ülkenin gidişatıyla paralellik gösteriyor adeta. Kötü giden bir olaylar dizgisinin peşinden sürükleniyoruz biz de.
Pazar günü bilgisayarımı açtım, ‘Hadi bu hafta izleyeyim’ dedim ve ardından ‘yok boşver hava zaten kasvetli, psikolojinle oynama’ diyerek devam ettim, bilgisayarı açtığım gibi kapattım.
Telefondan sosyal medyayı takip ederken ne kadar doğru bir tercihte bulunduğumu düşündüm.
28 dakikada 4 gol yiyen bir takım, savunmanın toplam futbol IQ’su dengede kalacak seviyede ve dengede kalmaya çalışırken de haliyle müdahalede bulunamıyor.
Sonuç olarak her tatile gittiğimizde adım başı trafik lambasına, Hindistan’ı andıran karışıklığına gıcık olduğum Akhisar’dan yenen 5 gol, konuya daha da gıcık olarak bakmama sebep oluyor.
‘Karşılaşmayı izlememiş ahkam kesiyor’ diyenleri duyar gibiyim. Sen izledin de ne değişti be kardeşim, izlesem düşüncem mi değişecekti?
Açıkçası, ‘takımda ruh yok’ yorumcularından ben bıktım, bıkan ve ‘neden ruh yok’ sorgusuna başlayan beri gelsin yazının devamını okusun.
Maç sonundaki yorumlar da ilginçti;
‘Ali Ay gitsin!’
E tamam gitsin, yerine kim gelecek?
Yine birilerinin işaret ettiği bir kişi mi?
Yoksa, kongre için salona otobüsle sonradan olma üyeleri taşıyan kişinin seçtiği mi?
Sistem ve anlayış değişmediği sürece Ali Ay gitse ne olur, yıllarca görevde kalsa ne olur?
Hatta bırakın gitmesin, yeni bir umut ışığı görüp yine aynı senaryo önümüze konulmasın.
Yıllardır süren bir sıkıntı bu ve durum sadece Bursaspor’u değil, Türk futbolunu ilgilendiriyor.
Transfer stratejini belirleyemezsen, teknik direktöre hatta menajerlere göre transfer stratejin olursa...
Kulüp olarak futbol felsefeni oturtamazsan…
Menajerleri kulüp içerisinde tutup, yönetici gibi çalıştırırsan…
Altyapına yoğunlaşmak yerine, benzinlik veya arsa gibi işadamını ilgilendirecek konulara odaklanırsan…
Siyasetin kucağında kulüp yönetirsen…
Kulüp içerisine onun dayısını, bunun oğlunu, şunun dıdısını sadece o takımın renklerine gönül veriyor diye doldurursan…
Profesyonellikten uzak profesyonel yöneticiyi kurumda barındırırsan…
Sadece para veriyor diye yöneticinin kulübü kullanmasına izin verirsen…
Akhisar’dan 5 yersin!
Hatta az bile yemişsin!
Bu konu sadece Ali Ay’ı ilgilendiren bir konu değil.
Açık ve net söylemek gerekirse parasının olmasına gerek yok, Bursaspor’un başına futbolu bilen bir deli gerekiyor.
‘Ne yapıyor bu adam’ diyeceğimiz...
Belediye başkanına; ‘Teşekkürler etmeyin bize yardım, pastanızı da benzinliğinizi de alın gidin, bu kulübü kullanmanıza izin vermiyorum’ diyecek…
Kulübün girişine; ‘Futbolcu temsilcisi haricindeki menajerlerin girmesi yasaktır’ tabelasını asabilecek…
‘Bizim oyun sistemimiz bu kardeşim ona uygun teknik direktör alacağız, altyapı da aynı sistemde futbol oynayacak, altyapının başına da bunu başarabilecek bir kişi getireceğiz’ diyecek…
Siyasetin istediğini değil, olması gerekeni yapacak…
Müteahhit gibi değil futbol adamı gibi kulübü yönetecek bir başkan gerekiyor.
Bunlar olurken yine 5 yersin ama en azından gelecekle ilgili umudun olur.
Bursaspor bu sistemde bir başkanı değil, bir deliyi kulübün başına getirmeli…
Aksi durumda kişiler değişir ama sistemsizlik kaya gibi önüne set çeker…
Tolgay Ataokay
Kaynak: Bursaport.com - http://www.bursaport.com/makaleler/tolgay-ataokay/bursaspora-bir-deli-araniyor-1939.html